Kayınçomun Karısını Gerdek Gecesinde Siktim

Merhabalar, ben İstanbuldan Metin, 44 yaşındayım. Kayınçom geçen ay çok güzel bir kızla evlendi. Düğün merasiminden sonra kayınçomu ve yeni eşini konvoy halinde evlerine bırakıp, evlerimize dönmüştük. Daha yatağa girmeden cep telefonum çalmaya başladı, arayan kayınçom idi. Telefonu açıp, “Hayrola kayınço, gerdekten çabuk çıkmışsın?” dediğimde, “Yok be enişte, daha giremedim ki, çıkayım!” dedi. “Hayırdır?” deyince, “Ya ne bileyim hayır mı, şer mi. Bir türlü hazır olamıyorum, ne yapacağımı şaşırdım, seninle hemen görüşmem lazım enişte!” dedi. “Tamam geliyorum!” dedim ama bu saatte evden nasıl çıkacaktım? Eşime, “Kardeşin balayı biletlerini bizim arabada unutmuş, onu istiyor.” deyip hemen çıktım evden…

Aceleyle kayınçomun evine nasıl gittim bilmiyorum, ama içeri girdiğimde ikisi de salya sümük ağlıyorlardı. “Ne oldu? Niye ağlıyorsunuz?” diye sordum. Kayınçomun karısı, “Enişte ben çok çirkin bir kadınmıyım? Kocamın gerdek gecesinde hareketsizliğine bir anlam veremiyorum. Oysa nişanlılık döneminden beri bu günü sabırsızlıkla bekliyorduk.” diyerek hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyordu. Kayınçom da karısından farklı değildi. Kayınçoma, “Oğlum çok heycanlanıyorsun belki ondandır. Biraz heycanınızı yatıştırıp, öyle deneyin.” dedim. “Nasıl?” dedi. “Evde alkol varmı? Birer kadeh alkol alın öyle deneyin.” dedim. Kayınçomun karısı salondan çıktı, biraz sonra elinde içki şişesi ve üç kadehle içeri girdi. “Ya, ben gideyim, siz bir iki kadeh için, sonra tekrar deneyin.” dediğimde ikisi birden, “Ya enişte, beraberce içelim, sohbet edelim biraz. Sohbetin, önerilerin bizi biraz rahatlatsın.” falan dediler. Ben de, “Peki o zaman…” dedim ve kadehleri doldurup şerefe kaldırdık. Kadehleri masaya bıraktığımızda üçüde boşalmıştı. İkincileri doldururken, (bu çocuk hiç alkol almazdı, sarhoş olacak busefer de) diye düşündüm, “Oğlum bu kadar hızlı içme, yavaş!” dedim. İkinci kadehleri biraz daha yavaş içerek sohbet devam ediyorduk.

Ben rahatlasınlar diye mevzuyu başka yöne çekmeye çalıştıkca, onlar hep gerdek gecesi’ne getirip duruyorlardı. Kayınçomun karısı bir ara mutfağa buz almaya gittiğinde kayınço ağzındaki baklayı çıkarıverdi. Eşinin yokluğunda, “Ya enişte, bize yardım et, birlikte girelim gerdeğe, baksana heycandan elim ayağım nasıl titriyor!” dedi. Nasıl olacaktı böyle birşey, şok olmuştum! Kayınçomun karısı elinde buz kabı ve kuruyemiş kasesi ile kapıdan göründü, geldi oturdu. Ben kadehimi kaldırdım ve “Hadi eyvallah!” deyip bir dikişte bitirdim. Kalkmak için hareketlenince, kayınçom, “Enişte sen de kal.” dedi. Kayınçomun karısı da (Kal da yemeyenin malını ye!) der gibi yalvarırcasına gözlerimin içine bakıyordu. Daha fazla dayanacak halimde kalmamıştı açıkcası, çünkü kayınçomun karısı hakikaten harika bir vücuda sahipti ve her erkeğin başını döndürecek güzellikteydi. “Bak kocan sen de kal diyor?” dedim. O’da başını önüne eğip, “Kocam daha iyi bilir, sen de istiyorsan kal enişte.” deyiverdi. “Okey o halde.” dedim. Bu sefer de beni tarifi imkansız bir heycan sarmaya başlamıştı.

Masada duran Viskiden bir kadeh daha doldurdum ve koca bir yudum aldıktan sonra masadan kalkıp üçlü koltuğa oturdum. Biraz sonra ikiside kadehlerini alıp, biri sağıma biri soluma oturdular. Biraz sohbet falan derken, “Hadi içip yatalım artık.” dedim. Kadehleri fondip yaptık. Karısı salondan çıktı biz kayınço ile oturuyorduk daha. “Hadi bakalım kayınço.” dediğimde, kayınço isteksizce karısının peşinden gitti. Ben de üçlü koltuğa uzanmıştım ki, kayınço tekrar kapıdan göründü, “Enişte sen gelmiyormusun?” dedi. “Oğlum gerdeğe sen gireceksin, ben değil! Hadi uzun etme artık!” dedim. Ama kayınço yanıma geldi, “Hadi ama enişte, daha nasıl diyeyim bilmiyorm, sen de gel bizimle.” derkende kelimeler birbirine karışıyordu, sarhoş olmuştu. Yatak odasına girdiğimizde karısı yatağın kenarına oturmuş öylece duruyordu. Kayınço hemen yanına oturdu, ben de diğer yanına oturmuş ne yapacağımızı bilmeden duruyorduk. Birden hareketlenen kayınço oldu ve “Hadi yatalım artık.” dediği gibi yatağa attı kendini. Karısı ile öylece kala kalmıştık.

Karısı, “Enişte bunun birşey yapacağı yok galiba…” diyerek boynuma sarılıp ağlamaya başladı. Ben de ona sarılıp, saçlarını okşarken teskin etmeye çalışıyordum. Birden kendini geri çekip yüzüme baktı ve bir anda dudaklarıma yapıştı ki, ne yapışma! Dudaklarımı öpmüyor adeta kemiriyordu. “Hadi enişte, bundan hayır yok, biz işimize bakalım!” dedi. Ben de artık zıvanadan çıkmıştım, öyle bir öpüşüyorduk ki tarif etmek imkansızdı, bir yandanda üzerimdekileri çıkartıyordu. Biranda gömlek pantolon çıkıverimişti üzerimden. Ben de kayınçonun karısını soymaya başladım, karşımda sütyen ve tanga külot kalmıştı. Karısının üzerinden son kalan parçalarıda çıkartırken, açıkta kalan yerlerini de öpüp emmeyi ihmal etmiyordum. Yatağa uzandığımızda ikimizde çırılçıplaktık artık. Kayınçonun karısını, dudaklarından boynuna, gerdanından o taş gibi sert memelerine, öpüp emerek, gerdeğe hazırlıyordum. Kasıklarına, oradanda daha el değmemiş aşk üçgenine gelmiştim yalayarak. Dilimi amcığının dudakları arasında gezdirirken, başımı öyle bir bastırıyordu ki kendine, nefes almakta zorlanıyordum. Kendisi de boş durmuyor başımı ve omuzlarımı okşuyordu. Yalamalarım sonucu amcığı sulanmaya başlamıştı. Doğrulmamla birlikte oda birden yarağımı avuçlayıp okşamaya, acemice ama vantuz gibi çekerek emmeye yalamaya başladı. Yalamaları öyle güzeldi ki anlatamam, neredeyse ağzına boşalacaktım. Ama ben boşalmak istemiyordum, yarağımı ağzından, ellerinden zor kurtardım.

Bu arada tamamen unuttuğumuz kayınçoma bir göz attım ki, (ne zaman soyunduğunu bile farketmemişim) soyunmuş bizi izliyordu. “Kayınço gel ben hazırladım, sende devam et.” dedim. Geldi, ama karısının baş ucuna yanaştı. Sertleşmeye başlayan yarağını karısının ağzına verip, “Enişte sen başladığın işi bitir önce.” dedi. Yeniden şaşırmıştım, ama artık birşey düşünecek halde değildim. Karısının ayrık olan bacaklarının arasında yerimi almış, yarağımın başını amcığının dudakları arasında aşağı yukarı sürtüyordum. Amcığı fırın gibi yanıyordu adeta ve yarağımı çekim gücü içine almıştı sanki. Başını sokup, “Tatlım hazırmısın?” dediğimde, ağzındaki kocasının yarağını eline alıp, “Hazırım enişte, ilk erkeğim sen ol!” demesiyle kocasının yarağını tekrar ağzına alması bir oldu. Ben de bir hamle daha yapıp yüklenince, sikimi bir kelepçe gibi sıkan o dapdar amcığında sanki bir engelle karşılaşmış gibi takıldım. İkinci hamlemde de tamamı içine girdiğinde, öyle bir çığlık atmıştı ki anlatamam. İyi ki müstakil bir villadaydılar da duyan olmamıştı o anda…

Yarağımı öyle bir sokmuştum ki, amıyla aramızdan su geçmezdi adeta. Öylece biraz bekleyip yavaş yavaş girip çıkarmaya başladım. Yarağım kızlık zarından gelen kanlar ve amından gelen sularında etkisiyle pırıl pırıl parlıyordu. Bir süre sonra öyle güzel bir ritim tutmuştuk ki harikaydı. Ben amına girip çıktıkça o da kocasının yarağını ağzında bir içeri bir dışarı dudaklarıyla sağıyordu. 15 – 20 dakika sonra artık dayanacak gücüm kalmamıştı ve amından çıkardığım yarağımı okşayarak, davul derisi gibi gergin olan karnına boşalmaya başladım. Ben boşalınca O’da ağzındaki yarağı emmeyi bırakıp eliyle okşamaya başladı. Biraz sonra kayınço da gelip benim boşaldığım yere boşalmaya başladı. Boşaldıktan sonrada boynuma sarılıp teşekürler ediyordu. Önce karısı sonrada sırayla biz duş alıp tekrar yatakodasına geldik. Kayınço, “Enişte artık karımın iki kocası olsun.” dedi. “Hadi olsun kayınço!” diyerek ben yeniden karısının memelerine yumuldum. Bir yandan okşuyor bir yandan emiyordum, uçları fındık gibi olmuştu. Kayınço da karısının az önce benim siktiğim amcığını yalıyordu. Her yerini iyice yalayıp yutuyordu, artık üzerindeki o korku ve durgunluktan eser kalmamıştı.

Karısı, “Enişte sen benim ilk erkeğimsin, herşeyin ilkini sende tatmak istiyorum!” deyince ne istediğini anlamıştım ve canıma minnetti. Ben de aşağılara doğru inmeye başlayınca, kayınço kenara çekilip bizi izlemeye başladı. Karısını ters çevirdim ve domaltarak dilimi kalçalarında o kara incisinde dolaştırmaya başladım. Bir yandanda amını ve götünü parmaklıyordum. Amının suyunu göt deliğine sürerek ve parmaklarımla masaj yaparak karısının göt deliğini genişletmeye çalışıyordum. Karısı yatakta kıvranıyordu. Kalkıp yarağımı göt deliğine getirip yükleniyorum ama bir türlü girmiyordu. Baktım kayınço komidinin üzerindeki kremi almış, “Enişte bunu sür.” diye uzatıyor. Aldım ve karısının göt deliğine ve yarağıma bolca miktarda sürdüm. Yarağım kremle iyice kayganlaşmıştı. Kremi karısının götüne de parmaklarımla sürdüm. Sonra yarağımı tekrar götüne sokmaya çalıştım. Ben yarağımı götüne sokmaya çalıştıkca karısı adeta altımdan kaçmaya çalışıyor ve “Enişte yavaş, ne olur canımı yakma!” diye yalvarıyordu.

Kayınço karısının baş ucuna gidip, öpüp okşayarak, “Sen istedin bunu bebeğim, biraz sık dişini!” dedi ve yarağını tekrar karısının ağzına verdi. Ben bu arada başını sokmuştum ve alışsın diye bekliyordum. “Bak başı girdi bile, acıdı mı? Güven bana aşkım!” dedim ve bir daha yüklendim. Yarağım yarısına kadar girmişti götüne. Biraz da öyle bekleyip son bir yüklenmemle tamamı girmişti karısının kara incisine. Bu nebiçim dar bir göt öyle, yarağımı adeta mengene gibi sıkıyordu. “Kayınço sen de gel karının amını yala!” dememle, domalmış vaziyetteki karısının bacak arasına kafasını sokan kayınço, karısının amını yalamaya başladı. Karısı artık kudurmuş gibi, “Dağıt beni enişte, amımı götümü dağıt, kocamdan hayır yok, sen dağıt!” diye yalvarıyor, zevkten kalçalarını kasıklarıma öyle bir vuruyordu ki anlatamam. Kasılmalarından anlıyordum, karısı birdaha geliyordu. Öyle bir titrediki boşalırken, titremesinin etkisiyle hep birlikte depreme tutulmuş gibi zangır zangır titremiştik. Ben de daha fazla dayanamamış, karısının o daracık göt deliğine bırakmıştım zevk sularımı…

Banyoya bu sefer ilk ben girdim temizlendim. Peşimden kayınçonun karısı girdi. Odaya geldiğimde kayınço, “Enişte karımı birde tost yapalım mı?” dedi. Ben de, “Olur, yapalım!” dedim. Karısı geldiğinde ortamıza aldık ve yan yatırdık. Önden ben, arkadan kayınço yalamaya başladık. Karısı zevkten anlaşılmaz sesler, sanki boğazlanıyormuş gibi hırıltılar çıkarıyordu. Ben alta yatıp karısını üstüme aldım ve o daracık amcığına girdim. Ve öylece beklerken kayınço da kremlediği yarağını karısının götüne sokuvermişti. Benim genişlettiğim delik çok rahat almıştı kocasının yarağını. Kayınçonun yarağı benim yarağımdan hem daha küçük hemde daha inceydi. Karısını aramıza almış, birbirimize öyle kenetlenmiştik, öyle bir ahenk içindeydik ki, sanki yatakta üçümüz dans ediyorduk. Ne kadar böyle devam etti bilmiyorum, ama kayınço, “Enişte yer değiştirelim, artık ben de karımın amını sikmek istiyorum.” dedi. Haksız da değildi yani. Ben bu sefer karısının götünde, kayınço da amında yol alıyorduk. Öyle güzel sikişiyorduk ki, buna artık ne benim ne de diğerlerinin dayanma gücü kalmamıştı. Karısının götüne öyle bir boşaldımki anlatamam. Çok geçmeden kayınço da boşaldı ve karısı boş bir çuval gibi yığıldı kaldı yatağa…

Biz kayınço ile birer sigara içip, hep beraber duş aldık. “Benim gitme vaktim geldi.” deyip karısının dudaklarına bir öpücük kondurup giyinmeye başladım. Kayınçonun karısı, “Benim iki kocam var artık.” diye seviniyordu. Kayınço da, “Evet enişte, artık seninde iki karın var, ne zaman istersen gel sik, ama ablamı da ihmal etme!” diye tembihleyerek uğurladı. Arabama binip evin yolunu tutmuşken halen olanlara inanamıyordum, ama olanların gerçek olduğunun en güçlü şahidi, üzerimdeki sexin o tarif edilmez yorğunluğuydu. Kayınçom gerçi, “Ablamı ihmal etme.” demişti, ama karısının o daracık delikleri dururken ablasını ihmal etmemem imkansız gibi görünüyordu…

pendik escort
pendik escort